FurKan-27.Tr.Gq
Furkan-27.Tr.Gg >
Reklam ve Tanıtım için furkandemirciweb@hotmail.com ile görüşebilirsiniz ( e-mail )
Furkan-27.tr.gg | WebMaster | EğLence | HtmL | TasarımLar | Furkan Demirci
Allah'ın 99 İsmi
| İsim | Arapçası | Açıklama |
|---|---|---|
| Adil | العدل | Herkese hakkını veren, |
| Afüv | العفو | Günahları affedip sâhibini cezâlandırmaktan vazgeçen |
| Âhir | الآخر | Varlığının sonu olmadığını belirtir ve insanlara vadettiği sonsuz hayâtı veren |
| Alîm | العليم | Bilgisi sonsuz olan, herşeyin farkında olup en ince noktasına kadar bilen |
| Aliyy | العلي | Yüksek, büyük ve yüce, güçte, bilgide, hükümde, irâdede ve diğer bütün yetkin sıfatlarında üstün olan |
| Allah | الله | Kendisinden başka ilah olmayan "O" ilah. El-İlah'dan türemiştir.Diğer isimleri kapsar. |
| Azîm | العظيم | Çok yüce ve sınırsız ve kayıtsız büyüklük, üstünlüğün tek sâhibi, pek azametli olan, yüce. |
| Azîz | العزيز | İzzet sâhibi, mağlup edilmesi imkânsız olan, her şeye galip olan. |
| Bâis | الباعث | Ölüleri dirilten, her canlıyı ölümünün ardından yeniden dirilten. |
| Bâkî | الباقي | Süreklilik sâhibi, sonsuza kadar kalan, sonsuz. |
| Bâri' | البارئ | Yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizâm üzere yaratan, olgunlaştırarak birbirinden farklı niteliklerde meydana getiren, âzâ ve cihazını birbirine uygun yaratan. |
| Basîr | البصير | Herşeyi her yönüyle eksiksiz gören, yarattıklarına da görme duyusunu veren. |
| Bâsit | الباسط | Her hayrı veren, lütuf ve rahmetini kullarına yayan, dilediğine bolluk veren. |
| Bâtın | الباطن | Gizli, cisim olarak görülmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir. |
| Bedî | البديع | Emsalsiz, acâyip ve hayret verici âlemler yaratan. |
| Berr | البَرّ | İyilik ve güzellik, bağışta bulunma, kullarına yardımcı olma |
| Câmi | الجامع | İstediğini istediği şekilde, istediği zaman, istediği yerde toplayan. |
| Cebbâr | الجبّار | Azamet ve kudret sâhibi, istediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan. |
| Celîl | الجليل | Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır.Güzeller güzeli. |
| Dâr | الضار | (Kötü niyetlilere karşı) Zarar verici şeyler yaratan |
| Evvel | الأوّل | Herşeyden önce, öncelerin öncesi, başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi olmayan |
| Fettâh | الفتّاح | Kulların her türlü güçlük ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran |
| Gaffâr | الغفّار | Kullarının günâhlarını tekrar tekrar affeden ve çok bağışlayan yüce varlık |
| Gafûr | الغفور | Mağfiret eden, suçları bağışlayan, affeden. |
| Ganî | الغني | Çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan. |
| Habîr | الخبير | Her şeyden haberdâr olan, herşeyin iç yüzünden ve gizli tarafından her yönüyle bilen |
| Hâdî | الهادي | Hidâyete kavuşturan, kulunu hayırla muvaffak kılan. |
| Hâfıd | الخافض | Allah'ın emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları; rezil, perişan eden. |
| Hafîz | الحفيظ | Muhafaza eden, koruyup saklayan, yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp, herşeyi belli vaktinde âfet ve belâlardan koruyan. |
| Hakem | الحكم | Hikmet sâhibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözeten, hükmeden. |
| Hakîm | الحكيم | Herşeyi inceliğiyle bilip buna göre emir ve yasakları vâzeden, buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olan |
| Hakk | الحقّ | Varlığı hiç değişmeyen, hiç yok olmayan ve gerçek olan. |
| Hâlik | الخالق | Yaratıcı olan |
| Halîm | الحليم | Acele etmeyen, günahkârların cezâsını vermeye güç yetirdiği onlara yumuşak davranarak cezâlarını geriye bırakan, hilmi çok olan |
| Hamîd | الحميد | Çok övülen, övgüye en çok layık olan. |
| Hasîb | الحسيب | Herkesin yaptıklarını tâkdir eden, yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesâba çekerek yaptığının karşılığını veren |
| Hayy | الحيّ | Ezelî ve ebedî diri olan, uyuklama, yorulma gibi noksanlıklardan uzak olan. |
| Kābid | القابض | Herşeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, herşeyi emri altına alıp tutan |
| Kādir | القادر | Kudret sâhibi, tükenmez kudreti olan, istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olan |
| Kahhâr | القهّار | Haddi aşanları çok şiddetli kahreden. |
| Kaviyy | القويّ | Kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sâhibi olan |
| Kayyûm | القيّوم | Yarattıklarının işini çeviren, her işleneni bilen, evveli olmayan. |
| Kebîr | الكبير | Çok büyük |
| Kerîm | الكريم | Cömert, kerem sâhibi; muktedirken affeden, cömertlik duygusunu veren, va'dini yerine getiren, çok ikrâm edici |
| Kuddûs | القدّوس | Her türlü hatâ, gaflet ve âcizlikten, eksiklikten uzak, mutlak kemâl sâhibi |
| Latîf | اللطيف | En ince işlerin bile bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nûfuz edilemeyen en ince şeyleri de yapan |
| Mâcid | الماجد | Ulu ve cömert, şânı yüce anlamlarını taşımaktadır. Kadri ve şânı büyük, kerem ve müsamahası bol. |
| Mâlik-ül Mülk | مالك الملك | Mülkün ebedî ezelî sâhibi. |
| Mâni | المانع | Bâzı şeylerin meydana gelmesine müsâde etmeyen, engelleyen. |
| Mecîd | المجيد | Şan, şeref, büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir. Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73). Şanı, şerefi çok üstün olan. |
| Melik | الملك | Mülkün sâhibi, mülk ve saltanatı devamlı olan. |
| Metîn | المتين | Metânetli, kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş zor gelmeyen, pek güçlü demektir. |
| Mu'ahhir | المؤخّر | Herşeyden sonra yine var olan; O'na uymayanları zelîl edip arkada bırakan, istediğini geri koyan |
| Mucîb | المجيب | O'na yalvaranların isteklerine icâbet eden ve karşılık verendir, teklifleri bilen |
| Muğnî | المغني | Dilediğine zenginlik veren, ihtiyaçlarını gideren, zengin kılan. |
| Muhsin | المحسن | Çokça veren, sonsuz düşünülse bile herşeyin sayısını her yönüyle bilen |
| Muhyî | المحيي | Dirilten, canlandıran ve hayat veren |
| Muîd | المعيد | Yarattıklarını yok edip,sonra tekrar diriltecek olan |
| Muiz | المعز | İzzet ve ikrâm edici, şeref sâhibi |
| Mukaddim | المقدّم | Herşeyden önce olan, dilediğini öne alan; dilediğine maddî ve manevî nimetler verip yükselten, öne geçiren |
| Mukît | المقيت | Rızıkları yaratan, bilen, tâyin eden, her yaratılmışın rızkını veren. |
| Muksit | المقسط | Bütün işlerini dengeli yapan |
| Muktedir | المقتدر | Gücü herşeye yeten, herşeyi dilediği duruma getiren, kuvvet sâhipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden |
| Musavvir | المصور | Yaratmış olduğu varlıkların şekillendiren ve durumlarını tâkdir eden |
| Mübdî' | المبدىء | Hiç yoktan ortaya koyan, vâreden, yaratan |
| Müheymin | المهيْمن | Görüp gözeten, herşeye şâhit olan, herşeyi koruması altına alan, onları muhâfaza edip saklayan |
| Mü'min | المؤمن | Îmân ve güven veren, her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran |
| Mümît | المميت | Öldüren, ölümü her canlıya tâkdir edip bunu uygulayan |
| Müntakim | المنتقم | İntikâm alan |
| Müteâli | المتعالِ | Yüksek ve yüce varlık |
| Mütekebbir | المتكبّر | Her hususta çok büyük ve azamet sâhibi ulu yaratıcı |
| Müzil | المذل | Lâyık olanları zillete düşüren, zelîl kılan, onları hor ve hakîr eden |
| Nâfi | النافع | Hayr ve menfaat verecek şeyleri yaratan, faydalandıran. |
| Nûr | النور | Âlemleri nurlandıran, dilediğini nûr eden, nûr, ışık olan. |
| Râfi | الرافع | Kaldıran, yükselten ve yüksek olan |
| Rahîm | الرحيم | Bağışlayıcı, sevdiklerine ve müminlere (âhirette) merhamet eden. |
| Rahmân | الرحمن | ALLAH'ın zati ismi. Pek merhametli, şefkati ve nimeti her şeyi kuşatan. |
| Rakîb | الرقيب | Görüp gözeten, murâkebe eden, bütün varlıklar üzerine gözcü olup bütün işlerini kontrol altına alan |
| Ra'ûf | الرؤوف | Çok şefkat ve merhamet gösteren, çok esirgeyen, kolaylık sağlayan |
| Reşîd | الرشيد | Bütün âlemleri dosdoğru bir nizam ve hikmetle âkıbetine ulaştıran |
| Rezzâk | الرزّاق | Bütün yaratıkların rızıklarını veren |
| Sabûr | الصبور | Çok sabırlı olan, isyankârlardan acele intikam almayan |
| Samed | الصمد | Hiçbir şeye muhtaç olmayan, tüm canlıların ihtiyaçlarını gideren ve her türlü istekte doğrudan kendisine başvurulan |
| Şehîd | الشهيد | Herşeye şâhit olan, herşeyi hakkıyla gören, bilen ve muâmelesini de buna göre yapan |
| Şekûr | الشكور | Çok şükre lâyık olan, kendi rızâsı için şükredilen, şükür olarak yapılan iyi işlerin daha fazlasıyla karşılığını veren, insanlara nimetlerini artırarak şükür muâmelesi yapan |
| Selām | السلام | Her türlü eminliğin, salimliğin aslı olan, güvenlik veren. (Selam, İslam sözcüğüyle aynı semantik kökten türer.) |
| Semî | السميع | İşiten, işitme kuvvetine sâhip olan ve işitme gücünü veren |
| Tevvâb | التوّاب | Tövbeleri çok kabul eden, tövbe kapısını açık tutarak tövbe etme imkânı veren |
| Vâcid | الواجد | Vârolan ve herşeyi vâreden, icâd eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratan |
| Vâhid | الواحد | Tek, bir olan; kendisinden başka tanrı olmayan |
| Vâlî | الوالي | Yardım eden, destek veren, işleri düzenleyen, yöneten |
| Vâris | الوارث | Bütün servetlerin gerçek sâhibi |
| Vâsi | الواسع | Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan |
| Vedûd | الودود | Çok şefkatli, muhabbetli, sâlih kullarını çok seven ve onlarca çok sevilen, onları rahmet ve rızâsına erdiren; sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya yegâne lâyık olan |
| Vehhâb | الوهّاب | Karşılıksız veren |
| Vekîl | الوكيل | Hayâtını Allah'a tevekkül ederek düzenleyen ve böylece O'na sığınanların işlerinde kendilerine yardım eden |
| Velî | الولي | Dost, emir sâhibi ve iyi insanların, yâni müminlerin dostu (velîsi) olup onlara yardım ederek işlerini yöneten |
| Zâhir | الظاهر | Görünen, varlığında hiç şüphe olmayan, varlığı herşeyden âşikâr olan |
| Zülcelâl-i vel-İkrâm | ذو الجلال والإكرام | Hem azamet, hem de fazl-u kerem sâhibi. |
Bugun Siteye 3 ziyaretçi (6 klik) Girdi ...
Bu Web Sitesini
Paylaş






